
Hep düşünmüştüm, Pierre loti'yi bu kadar özel kılan nedir diye. İstanbul 'la ve
kendinizle baş başa kalabilme özgürlüğü... Haliç'e karşı saatlerce oturabilir ve İstanbul'u seyre dalabilirsiniz . Çayınız gelir, her yudumda düşünceler ılıklaşır ve eve dönerken kafanızdakiler sıralanmış , sorunlar hafiflemiş ve bakışlarınız canlanmıştır.
Ama o günü benim için özel yapan biri daha vardı.Ben o manzaranın yanında ilk kez seni de ayrıntılı bir şekilde seyre dalmıştım.
Yüzünün çizgilerini insanın belleğine hapsetmesine olanak yoktu, bitmemiş bir resim gibi çizgileri sürekli değişiyordu, yüzün birden büyüyüp bir adamın yüzü oluyor, sonra bir çocuğun yüzüne dönüşüyor, birden yaşlanıyor ya da bebekleşiyordu ve bunlar aynı insanın yaşlılığı ya da bebekliği değildi,her değişimde başka başka birilerinin gençliği, erkekliği, çocukluğu doğuyordu yüzünde; bir saat yakın dikkatle yüzüne baktıktan sonra bir an gözümü kapadım, aklımda tek bir yüz kalmamıştı, yalnızca bir hareket kalmıştı. Bir tek gözlerini hatırlayabilmiştim, çünkü gözlerin yüzünün en belirgin bölümüydü, çok iri değildi, ama garip bir parıltısı vardı, bir zaman sonra gözlerinin renginin de elayla yeşil arasında çeşitli tonlarda dolaşarak değiştiğini keşfedecektim.Sonra o karanlıkta mezarlıktan inişimiz... hayatımda hiç yapmayacağım şeyi de yaptırdın ya bana olsun varsın yinede çok güzeldi.