Şayet ‘O’ diye birisi varsa, şayet ‘O’, arzunun çıktığı yer ve onun hedefi arasında süregiden yanılsamalı devinimin çürümekte olan zaman algısıysa, şayet ‘O’, kırılmış bir çarkın kendi çevresi etrafında dönerek çıkardığı sözcük sesleriyle aşkı ölümden koruyan ‘şey’ ise, O’nun, kendim ve kendilik arasında ‘O’ olmayan bir öteki tarafından yaratılmış olduğuna eminim. Giderek hacimlenen boşluk duygusu, kendi sınırsızlığını O’nun sayesinde yanılsamalı bir gerçeklik algısına dönüştürdüğünde, aşk eyleminin koordinatları da kişisel tarihinize yazılmış olur. Yaşayamadığınız anda yasa bürünen, kendisinden uzaklaştıkça peşinizi bırakmayan, gözlerinizi açtığınız anda sizi yok sayan o büyük aşk, tıpkı bir nefes ya da ruh gibi genleşerek sahip olduğunuz her şeyi daha da yüksekten izleme fırsatını sunan bir prova kayıttır.
PS: Süslü cümleler ölümünüzü geciktirir. O yüzden bir daha okuyun.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder